Skip to content

an upcoming exhibition

Curator NİL Nuhoğlu

Collector ALİ ÖZBATUR

In the presence of being

“In the presence of being” is an exploration of human form in its most deep and expressive interpretation as seen through the lens of a young collector whose life has been shaped by a profound connection to the essence of what it is to be human.

In the collection, the body becomes a vessel for existential inquiry. It questions intention, inevitability, certainty. Sartre on existentialism, suggests that for human beings, there is no predetermined nature or purpose that defines us before we exist. In other words, we are not born with an inherent "essence" or identity. Instead, our essence is something we create through our actions, choices, and experiences over time.

The artworks in the collection offer a range of time and medium, with photographs, paintings and prints all focusing on essence during the stages of life. The collective narrative of our shared human experience. The human figure that is common in most of the works, whether it's portrayed in pieces suggest more than just a physical form, or as a combination of emotion and experience, challenge the viewer to a nostalgic standstill. 

This exhibition is a dialogue between generations, a conversation about the shared experiences that bind us as human beings. From a young age, Ali Özbatur was immersed in a world where art was a story of human experience. His academic journey in psychology further expanded his understanding of identity, emotions and existence which sculpted his work in film production. The collection’s generational handover from Ali’s parents to him reflects the principle of existence precedes essence. This proves that just as Sartre, individuals define their essence through actions and choices. Ali’s choice of being the new keeper of the collection is a conscious act of creation. The collection initiated by his parents with vision has evolved into an approach with a unique lens through his studies and work in film adding new dimensions to these artworks. The journey keeps evolving, making the collection’s essence, like human existence, in a constant flux. 

It is difficult to distinguish between the observed and the observer while navigating this display. Whether rendered realistically or abstractly, the human figure offers a glimpse into intimate facets of existence. The central thesis of this exhibition is the dynamic nature of human existence.

Varoluşun Huzurunda

"Varoluşun Huzurunda," figüratif formların derin ve anlamlı yorumlarını, insan olmanın özüne dair derin bir bağla şekillenmiş genç koleksiyonerin bakış açısından keşfe çıkan bir seçkidir.

Bu koleksiyonda beden, varoluşsal bir sorgulamanın taşıyıcısı haline gelir. Niyeti, kaçınılmazlığı ve kesinliği sorgular. Sartre’ın varoluşçuluk hakkındaki görüşüne göre, insanın doğuştan gelen belirli bir doğası ya da amacı yoktur. Diğer bir deyişle, dünyaya içkin bir “öz” ya da kimlikle gelmeyiz; aksine, bu özü, eylemlerimiz, seçimlerimiz ve deneyimlerimiz aracılığıyla zamanla yaratırız. 

Koleksiyonda bulunan eserler, zaman ve teknik çeşitliliğiyle insan yaşamının farklı evrelerine dair bir öz arayışı sunar. Fotoğraf, resim ve baskı eserler aracılığıyla, hayatın değişen safhalarında varoluşun özüne dair ortak bir anlatıyı şekillendirmiştir. Eserlerde tekrar eden figüratif formlar, yalnızca bir form olan bedenin ötesine geçerek, duygu ve deneyimlerin bütünlüğünü sergiler. Bu figürler, izleyiciyi hem bireysel hem de kolektif bir hafıza durağında nostaljik bir sessizliğe davet eder.

Kuşaklar arasında bir diyalog kuran bu sergi; bizi insan yapan ortak deneyimler üzerine bir anlatı sunar. Ali Özbatur, çocukluğundan itibaren sanatın insan deneyimini anlatan bir hikaye olduğu bir ortamda büyüdü. Psikoloji alanındaki akademik yolculuğu, kimlik, duygu ve varoluş üzerine kavrayışını derinleştirerek, kendisinin film yapımcılığına yön veren bir anlayış inşa etti. Koleksiyonun kuşaklar arası devri, Ali’nin ailesinden kendisine geçen bu hazineyle varoluşun “özden önce geldiği” ilkesini simgelemekte. Sartre’ın felsefesinde olduğu gibi bireyler, özlerini eylemleri ve seçimleriyle şekillendirirler. Ali’nin, bu koleksiyonun yeni koruyucusu olma kararı, bilinçli bir yaratım eylemidir. Ebeveynlerinin vizyonuyla temelleri atılan bu koleksiyon, Ali’nin çalışmalarının getirdiği yeni perspektiflerle büyümüş ve gelişmiştir. Tıpkı insan varoluşunun sürekli bir akış halinde olması gibi, bu koleksiyonun özü de sürekli bir değişim içindedir. 

Bu sergide, izleyici ve izlenen arasındaki sınırlar bulanıklaşır. İster gerçekçi, ister soyut bir dille tasvir edilsin; insan figürü varoluşun en derin ve mahrem yönlerine açılan bir pencere sunar. Serginin merkezinde, insan varoluşunun dinamik ve değişken doğasına dair derin bir sorgulama yatar.

In the presence of being

Bedri Rahmi Eyüboğlu

In The Presence Of Being

This collection is empty

Continue shopping