Art News | Solo Exhibition | Alamet | Kerim Arslan
“
2022 yılının son aylarında, nihayetinde 400 gün sürecek olan yolculuğunu planlamaya başlayan Kerim, yolculuğunun ilk safhasında etrafına bakıp görüneni fark etme üzerine pratikler gerçekleştirdi. Süreç boyunca, önceden tasarlamış olduğu tekrarlar kapsamında okumalar yapan, yeni lisan pratikleri üzerine çalışan, varlık felsefesi, doğa, fotoğraf gibi konularda araştırmalar yapan sanatçı günlük rutinlerini bu rutine uygun olacak biçimde tasarladığı spor aktiviteleriyle destekledi. 400 günlük süreç boyunca sanatçı, ‘göz’ olarak adlandırdığı makinesiyle birlikte her gün bulunduğu ortamın, farklı perspektiflerde görülen gerçekliklerini tarayarak görüneni fark etme pratiğini deneyimledi. Bu pratikler, sanatçının iç dünyasına öğrenilmiş engelleri keşfedip bertaraf etme çabası olarak yansıdı ve “içine bak, görünmeyi fark et” olarak cümleleşti. Tüm bu deneyimlerin esnasında ve sonucunda sanatçı, hareketin deneyime olan müdahalesi ve etkisi üzerine yoğunlaştı.
Tıpkı bu sürecin yolculuğu gibi ALAMET sergisi de söz konusu dönemlerin üretimleri ile bu dönemlerin izleğinde dört kademe halinde kurgulandı.
‘Etrafına bak, görüneni fark et’ diye seslenen ilk kademe, İstanbul’da birçok kişinin günlük rotası üzerinde bulunan, ancak henüz yine birçok kişi tarafından fark edilmemiş olan 15 adet farklı kuştan oluşmakta.
‘İçine bak, görünmeyi fark et’ adlı ikinci kademede ise ‘Güneşten Sıcak’ adlı siyah beyaz bir fotoğrafla karşı karşıya kalıyorsunuz. Bu tek eserlik kademe, kış güneşi altında hayata ve zamanın getireceği iyi veya kötü her şeye aynı duruşla hazır bekleyen köpek kız Jess’in portresi.
‘Hareket et, deneyimine müdahaleni gör’ kademesinde ise aynı kurbağanın üç farklı açıdan fotoğraflanması, bakış açısının görünen üzerindeki farklılığı üzerindeki etkisini izleyicisi ile sorgulamakta. Fotoğraf serisinde izlenen hareket ivmesi izinde konumlandırılan bu üç kurbağa fotoğrafı, izleyiciyi harekete teşvik ederek deneyimin içine dahil ediyor.
“Yaşamak şakaya gelmez,
Büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
Bir sincap gibi mesela,
Yani, yaşamın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden
Yani, bütün işin gücün yaşamak olacak.”
Nâzım Hikmet, Yaşamaya Dair
Kurbağaların hemen ardından, Nâzım Hikmet’in bu dizelerindeki gibi sincap eşlik ediyor bize. Neredeyse sanatçının otoportresi olarak yorumlanabilecek olan sincapların sergilenme biçimi, sanatçının kalıp ve sınırlara karşı duruşunu temsil etmekte.
‘Tekrarını tasarla’ söylemi altında toplanan son kademede yer alan ve gözleri merkeze alınmış 6 adet farklı martının dairesel biçimde kendisini tekrar etmesiyle oluşturulmuş ‘Alamet’ serisi, sanatçının programlanmış ve deneyimlenmiş tekrarının yansıtmakta.
Aynı kademede yer alan ‘İstanbul’ adlı eserde, dairesel kompozisyonda tekrarlanmış martıya Haydarpaşa Garı eşlik etmekte.
Kademenin sonunda Bulut Ege Mumcular ile ortak çalışma olan ve ‘Naklen’ ismini taşıyan yerleştirmede, katmanlı olarak dairesel formda saydam yüzeylere basılmış martının fotoğrafları, arduino yazılım ve sensör yardımı ile bir illüzyon gerçekleştirmekte. İzleyicinin esere olan mesafesi, bu dönüşün durmasını sağlayarak izleyiciyi kendi tekrarını tasarlamaya yönlendirmekte.
Sergi sonunda dijital fotoğraf baskı üzerine mürekkep tekniği ile oluşturulmuş eserler bulunmakta. Kaligrafi Sanatçısı Selçuk Pol ile ortak çalışma olan bu iki eser, serginin kavramsal yapılarından biri olan ikiliğe işaret etmekte.
Sanatçı’nın, 400 gün boyunca süren deneyim sürecindeki birikimlerini, belgesel ve hikâye anlatıcılığının arasında oldukça dengeli bir konumda durarak ifade ettiği bu sergi; ‘alamet’ kelimesinin anlamı olan ‘gelişin varışından önce müjdelenişi’ gibi, tasarlanmış tekrarların da alamete dönüşmesini müjdelemekte.
“
Sanat Danışmanı, Dilara Altınkepçe Arslan
Moda, 2024