A Solo Sculpture Exhibition
“Chordata Nihil” Arif Çekderi
Curator Mahmut Nüvit Doksatlı
"Chordata Nihil"
“Chordata Nihil” takes its name from the words Chordata, meaning “vertebrates,” and Nihil, meaning “nothingness.” The exhibition explores the fragile relationship between humanity’s evolutionary past and the contemporary sense of emptiness.
Spines, thorns, and prosthetic forms made of steel become points of resistance, not only of the body, but also of existence. These structures visualize the body’s relationship to the void, serving as symbols of both protection and erasure.
The coldness of metal with its materiality born from stellar explosions reaching the earth becomes a response to the indifference of both nature and the universe.
The exhibition invites the viewer to think in the face of both inner and cosmic “nothingness,” and to confront the limits of the body and the material world.
"Chordata Nihil"
Chordata Nihil, adını “omurgalılar” anlamına gelen Chordata ve “hiçlik” anlamına gelen Nihil kelimelerinden alıyor. Sergi, insanın evrimsel geçmişi ile çağdaş boşluk hissi arasındaki kırılgan ilişkiyi irdeliyor.
Çelikten üretilmiş omurga, diken ve protez formlar, yalnızca bedenin değil, varoluşun da direnç noktalarıdır. Bu yapılar hem korumaya hem de uzaklaştırmaya dair semboller olarak bedenin boşlukla ilişkisini görselleştirir.
Metalin soğukluğu, yıldız patlamalarından dünyaya ulaşan maddeselliğiyle, hem doğanın hem evrenin kayıtsızlığına karşı bir yanıt üretir.
Sergi, izleyiciyi hem içsel hem kozmik anlamda bir “hiçlik” karşısında düşünmeye, bedenin ve malzemenin sınırlarıyla yüzleşmeye davet eder.


Soyu tükenmiş Olanın Doğmamış Hali / The Unborn State of the Extinct
ENG/
Another work produced for the exhibition features a T-Rex embryo made of stainless steel, following the logic of upcycling. The spinal forms I frequently use in my works have always been, to some extent, inspired by dinosaur vertebrae. In this piece, however, rather than abstracting the vertebrae, I chose to work directly with the figure of the dinosaur itself. T-Rexes represent the ultimate endpoint of a species evolutionary journey toward adaptation.
They emerged around 68 million years ago and became extinct approximately 66 million
years ago. That extinction marks the final phase of a species whose evolutionary arc spanned 165 million years. Despite its evolutionary success, nothing remains of it but a few fossils.
This extinction is absolute, and yet, in this work, I represent the unborn form of a highly
evolved species, thereby raising the question of humanity’s own continuity. By using stainless steel, a man-made material, I aimed to enhance the conceptual impact of this form.
TR/
Sergi için üretilen bir diğer çalışmada ileri dönüşüm mantığı ile paslanmaz çelikten üretilmiş bir T – Rex embriyosudur. Eserlerimde kullandığım omurga formları bir boyutuyla hep dinozor omurgalarından esinlenilmiş formlardır. Bu çalışmada ise dinozor omurgalarını soyutlamaktansa doğrudan dinozorun kendisini kullanmayı tercih ettim. T Rex’ler evrimsel süreçte bir türün uyum sağlama yolunda varabileceği en uç noktayı temsil ederler. 68 milyon yıl önce ortaya çıkıp 66 milyon önce yok olmuşlardır. Bir türün evriminin son noktası, 165 milyonluk bir sürecin son yıllarına denk gelir. Buna rağmen yok olmuştur ve ondan geriye birkaç fosilden başka bir şey kalmamıştır. Yok olması kesin, yüksek evrim ürünü bir türün henüz doğmamış halinin temsili ile insan neslinin devamının gerekliliği sorgulanmaktadır. Paslanmaz çelik gibi insan ürünü bir malzemenin kullanılması ile birlikte bu formun etkisinin güçlendirilmesi amaçlanmıştır.
Paslanmaz Çelik / Stainless Steel
52 x 32 x 28 cm
2025

Arif Çekderi, 1980 yılında Eskişehir’de doğdu. 2006 yılında Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü’nden mezun oldu. Aynı üniversitede yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra, 2014–2020 yılları arasında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Heykel Anasanat Dalı’nda araştırma görevlisi olarak çalıştı. Sanatta yeterlik eğitimini yine aynı üniversitede tamamladı.
Üretim pratiğinde genellikle metal malzeme ile çalışan Çekderi, doğa döngüleri, türler arası ilişkiler ve insan davranışlarının evrimsel bağlamı gibi konular üzerine yoğunlaşmaktadır. Sanat nesnesi aracılığıyla doğa ile insan arasındaki gerilimli ilişkiyi ele almayı amaçlayan çalışmaları, hem figüratif hem de soyut biçimlerde gelişmektedir. Malzeme olarak paslanmaz çelik, demir, taş ve organik kökenli unsurlar tercih edilmekte; bu malzemeler zaman zaman bedensel formlarla, zaman zaman da doğal veya yapay kalıntılarla ilişkilendirilmektedir.
2013 ve 2014 yıllarında Ankara’da iki kişisel sergi açtı. Bunun dışında çeşitli yıllarda yurt içi ve yurt dışındaki karma sergilere katıldı. Üretim sürecinde kavramsal temellere dayanan, aynı zamanda mekâna özgü ve disiplinlerarası açılımlara açık projeler de yer almaktadır. Sanatçının ilgilendiği alanlar arasında performatif heykel, kamusal alan yerleştirmeleri ve hareketli yapıların sanatsal ifade biçimleri yer almaktadır.
Sanatçı, üretimlerinde biçim ile içerik arasında doğrudan bir ilişki kurmayı amaçlamakta; canlı formların doğa içindeki yerini, değişen çevresel koşullar ve türlerin geleceği bağlamında ele almaktadır.
Çalışmalarını İstanbul’daki atölyesinde sürdürmektedir.
Arif Çekderi was born in Eskişehir in 1980. He graduated from Anadolu University, Faculty of Fine Arts, Department of Sculpture in 2006. After completing his master's degree at the same university, he worked as a research assistant in the Department of Sculpture at Marmara University’s Institute of Fine Arts between 2014 and 2020. He also completed his proficiency in art (equivalent to a doctoral degree in the arts) at the same institution.
In his artistic practice, Çekderi primarily works with metal materials and focuses on themes such as natural cycles, interspecies relationships, and the evolutionary context of human behavior. His works aim to explore the tense relationship between nature and humanity through the medium of the art object, evolving in both figurative and abstract forms. Materials such as stainless steel, iron, stone, and organically-derived elements are preferred; these are at times associated with bodily forms, and at other times with natural or artificial remnants.
He held two solo exhibitions in Ankara in 2013 and 2014. In addition to these, he participated in various group exhibitions both in Turkey and abroad in different years. His production process also includes projects based on conceptual frameworks, often site-specific, and open to interdisciplinary approaches. Among the artist's fields of interest are performative sculpture, public space installations, and artistic forms of expression involving kinetic structures.
The artist seeks to establish a direct relationship between form and content in his work, addressing the place of living forms within nature in the context of changing environmental conditions and the future of species.
He continues his work in his studio in Istanbul.
